Megan Ramsay, Çelebi Kargo Operasyon Başkanı Cemil Erman ile genişleme, gelişmekte olan pazarlar, e-kargo ve ekonomik iyileşme konularında konuştu.
Kuruluşu 1958 yılına uzanan Çelebi’nin yer hizmetleri sektöründeki faaliyetleri köklü bir geçmişe sahip. 2003 yılında İstanbul Atatürk Havalimanında ilk antreposunu açmasının ardından şirket, kargo elleçleme hizmetleri alanında da saygın ve itibarlı bir isim yapma yolunda çalışmalarını sürdürüyor.
Bununla beraber Kargo Operasyon Başkanı Cemil Erman, şirketin sadece genişlemek adına genişlemek yerine “stratejik noktalara” odaklanma yönünde bir yaklaşım benimsediğini anlatıyor.
“Her yerde olmak istemiyoruz çünkü uzmanlığın, sadece “kapsamak”tan daha önemli olduğuna inanıyoruz,” diyen Erman ekliyor: “En azından iyi iş hacmi olan stratejik yerleri belirleyerek seçmek istiyoruz”.
Çelebi Kargo ve Antrepo İşletmeciliğinin yurt dışında genişleme yolunda attığı ilk adım 2007 yılında Budapeşte’de faaliyet geçmek olmuş. Buradaki pazar payını hızla artıran şirket, şu anda bu havaalanındaki elleçleme işlerinin %92’sini üstlenmiş durumda ve bu haliyle Macaristan pazarının neredeyse tamamını kontrol ediyor.
“Ardından Delhi’deki bir kargo lisansı ihalesini kazandık,” diyor Erman. “İki ihale açılmıştı ancak biz mevcut kargo terminaliyle (brownfield) ilgili olan ihaleye girmeyi tercih ettik çünkü böylece müşterilere hemen erişme imkanımız oldu. Delhi’de yaklaşık 650.000 ton kargo işlem görüyor; bunun hemen hemen 500.000 tonunu biz gerçekleştiriyoruz. Sıfırdan yapılan kompleks ise daha yeni tamamlandı ve ancak kısa bir süre önce faaliyete geçti.”
Buradaki projenin bir parçası, “muazzam” kargo hacimleriyle baş etmekte zorlanan mevcut tesisin modernize edilmesiydi. Cemil Erman, geçtiğimiz birkaç ay içinde yaşanan küçük çaplı aksamanın ardından Hindistan’daki ithalat ve ihracatın tekrar büyümeye başladığına dikkat çekiyor ve Çelebi’nin, gelecekte daha yüksek hacimleri üstlenmeye hazır olduğunu söylüyor.
Dikkatini tekrar Avrupa’ya çeviren şirket, 2011 yılı başlarında Frankfurt Havaalanı Güney Kargo Köyünde kalan son yerlerden biri için bir sözleşme imzalamış. 20.000 metrekarelik, yaklaşık 220.000 ton kapasiteli tesis, Güney Kargo Köyünde bulunan en büyük antrepolardan biri.
“Şu anda yaklaşık %60 kapasite ile çalışıyoruz; buna rağmen sadece bir buçuk yıl içinde Frankfurt’taki kargo hizmetleri - rekabete açık pazarında üçüncülüğe yükseldik,“ diyerek sözlerini gururla sürdürüyor Erman. Bir sonraki durağımız, Doğu Avrupa trafiğinin kilit üslerinden biri olan Viyana Havaalanı. “Kısa bir süre önce Fraport’un Viyana’daki yer hizmetleri operasyonlarını satın aldık ve Viyana Havaalanıyla ilk etapta bir antrepo tesisi ile ilgili görüşüyoruz. Kamyon taşımacılığı ve offline handling hizmetleri açısından bakıldığında Viyana, Budapeşte ile birlikte son derece stratejik bir adım olacak.”
Çelebi’nin, kargo hizmetleri faaliyetlerini Amsterdam, Brüksel, Londra veya Milano gibi Avrupa’daki diğer önde gelen merkezlere de yaymak istediğini belirten Cemil Erman, mevcut yer hizmetleri firmalarıyla stratejik ortaklık kurma olasılığı olduğunu da inanıyor. Şirketin Avrupa sınırları ötesiyle de ilgili genişleme planları var ancak bunları şimdilik paylaşmıyorlar.
Tekrar Türkiye’ye dönersek İstanbul Atatürk Havalimanındaki kapasitenin, kargo hizmeti sunan firmalar için sınırlı olduğunu söyleyen Erman, her ne kadar gelişim gerekli olsa da yer olmadığını, ihalesi Eylül ayında yapılacak olan şehrin üçüncü havaalanının yapımına bağlı pek çok konu olduğunu anlatıyor.
Kargo hizmeti sunan firmaların ihtiyaçlarını karşılayan havaalanlarında doğal olarak yüksek hacimler söz konusu olurken, diğer havaalanları, kargoyla ilgili konulara yeterince eğilmedikleri için sık sık eleştiriliyor; oysa Erman, havaalanları arasında doğrudan böyle basit bir karşılaştırma yapmanın genellikle haksızlık olduğunu düşünüyor. “Bazen istek oluyor ama yer sınırlamaları ve diğer etkenler yüzünden yapılması gerekenleri yapmak mümkün olmuyor” diyerek gözlemlerini paylaşıyor.
Benzer etkenlerin, e-kargoya olan yönelim gibi değişimlere de katkıda bulunduğuna inanıyor. Her ne kadar Frankfurt gibi bir havalimanında kağıtsız süreçlerin devreye alınması nispeten daha kolay olsa da Türkiye, daha katı ve yerleşik gümrük yönetmelikleriyle çok farklı bir tablo çiziyor.
Bir tebessümle ekliyor: “Pek çok güçlük olmalı çünkü son 10 yıldır herkes bu konulardan bahsediyor ama hala ortada somut bir şey yok. Ancak uyum sağlamak zorundayız çünkü uçakla kargo taşımacılığı hızlı, verimli ve süratli olmak zorunda.”
Bu arada baş edilmesi gereken daha geniş kapsamlı sorunlar var. “Yakıt fiyatları en büyük sorun,” diyor Cemil Erman. “Uçakla kargo taşımacılığı hız açısından bir avantaj sağlıyor fakat çoğu kargonun daha ucuz alternatiflerle taşınması mümkün. Fiyatlar yükseldiğinde veya dünyada herhangi bir yerde bir kriz olduğunda, bu durumdan uçakla kargo taşımacılığı, yolcu trafiğinden daha çabuk etkileniyor ve toparlanması da daha uzun sürüyor. Öte yandan son 10 yılda kargo, yolcu trafiğinden daha yüksek bir hızda arttı; bu yüzden potansiyel var, ama yakıt fiyatlarına bağlı,” diyerek düşüncülerini aktarıyor.
Diğer önemli etki ise elbette ki küresel ekonomik iklim. Son krizin ardından toparlanmak uzun zaman alırken Erman, geleceğin son iki-üç yıldan daha parlak olacağına inanıyor. Bir finansal krizin getirdiği baskılar altında her pazarın farklı performans gösterdiğini, bazıları büyürken diğerlerininse trafikte kayıp yaşadığını aktarıyor. Bununla birlikte günümüz ticaret ortamında piyasaların fazlasıyla birbirine bağlı olduğuna, bu yüzden örneğin Uzak Doğu’da bir yavaşlama varsa bunun sonuçlarının Frankfurt’ta da hissedileceğine dikkat çekiyor.
Ayrıca gelişmekte olan pazarların kendilerine özgü zorlukları var; bunlardan ilki altyapı yetersizliği. Bunun dışında gümrük işlemleri de sık sık problem yaratabiliyor. Üçüncü bir sorun ise gelişmekte olan pazarların ekonomik krizlerden genellikle daha çabuk ve daha büyük oranda etkilenmeleri.
Tüm bu zorluklara rağmen bu pazarlarda cesur şirketler için fırsatlar da var. “Strateji uzmanı olmak ve potansiyel gördüğünüz yerlerde risk almak zorundasınız,” diyor Erman. “Örneğin Hindistan’da iş kuran fazla kişi yok; ama uzun vadede ben buranın ilginç bir pazar olacağını düşünüyorum.”
Maddi gücün havacılık sektöründe yer hizmetleri sunan firmalar için önemli olduğunu, ancak geleceği olan bir projeye sahip olmanın bundan daha önemli olduğunu söylüyor. “Projeniz sağlamsa ve güçlü bir mali geçmişiniz varsa bu pazarlara açılmak için maddi destek bulmak zor olmuyor. Ama her şey parayla bitmiyor; derinliksiz bir yayılıma girişmek tehlikeli.”
Eninde sonunda herşey gelip kaliteye dayanıyor.
“Kontrolü elinizde tutmanız lazım çünkü kargo elleçleme, bir hizmet endüstrisi ve müşterilerinize kaliteli hizmet sunmak zorundasınız,” diyerek ısrarla bu noktayı vurguluyor. “Nerede faaliyet gösteriyor olursanız olun önemli olan her yerde tutarlı standartlar sergilemeniz. Büyümek istiyoruz; ama bunu yaparken sürekliliği sağlamak, itibarlı markamızla özdeşleşen kalitemizi devam ettirmek istiyoruz.”